Tasarım ve İnovasyon dünyasında tarihten edindiğimiz bilgi ve birikimler sayesinde, günümüzde daha etkili tasarımlar ve teknolojik gelişmeler oluşmuştur. Bu yüzdendir ki Sanat ve Tasarım tarihinin biz tasarımcılar için önemi her geçen gün artmaktadır.
Üniversite yıllarında sıkıldığımız bir ders olsa da benim kanaatimce bu ders, bizler için ve tasarım yaratıcılığı için bir çok fikir ve konsept barındırmaktadır. Tarihi yapıları anlamak ve onların malzemesini, detaylarını ve yapılış aşamalarını bilmek bizlere tasarımlarımızda oldukça yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü, tasarım ilkelerine veya prensiplerine baktığımızda hepsinin tarih de yeri olduğunu görürüz.
Tarih okuma alışkanlığı veya öğrenme, inceleme durumu ise çoğu iyi tasarımcının genel özelliklerindendir. Bakınız Le Corbusier
Bende bu doğrultuda siz Tasarım günlükleri okuyucularına bir seri şeklinde sizlerle birlikte sanat ve tasarım tarihi okuması yapacağım. Edindiğim bilgileri ise sizlerle paylaşacağım İnşallah bu yazılarımı okur ve beğenirsiniz. İlk yazımız Antik Mısır tarihiyle başlıyor. Takipte kalın 🙂
Birde benim yaptığım küçük bir fikirsel çalışmayı sizlerle paylaşmayı istiyorum.


Tarihi yapıları veya bir şehrin ikonların değerli kılan nedir ne o yapıyı ikonlaştırır?
Hepsi ayrı ayrı birer simgeye dönen yapılar, toplu bir şekilde bir caddede veya sokakta olursa değerinden birşey kaybeder mi, kaybederse neye göre kaybeder? Mimarisine göre mi, malzemesine göre mi ya da içinde yaşanmışlığına göre mi? Ayrı lokasyonlarda bulunması, hepsini insanlar için ayrı bir fotoğraf malzemesi olurken ya hep birlikte olsaydı, en çok hangisi bir fotoğrafa arka plan olmayı hakederdi? Bende biraz fazla düşünmüşüm değil mi? 🙂
Tasarımla ve Takipte kalın …