Timaş yayınlarının kitabın yayınladığı dönemde “YAŞAYAN EN BÜYÜK MİMARDAN “İSLÂM’DA ŞEHİR ve MİMARΔ” şeklinde tanıttığı “Bilge Mimar” merhum Turgut Cansever’in İslamda Şehir ve Mimari adlı çalışması kitap seçkileri dizimizin ikinci sırasında sizlere sunuluyor. Mevcut mimarlık anlayışınızı sorgulamanızı sağlayacak bu kitabı sizler için yazarlarımızdan Sedat Kaya şöyle derliyor;
Turgut Cansever : İslamda Şehir ve Mimari
İnsanlık tarihi dünden bugüne bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Şüphesiz ki bu medeniyetler birbirinden kopuk değil, aksine bir bütünün parçalarıdır. İnsanlığa bu medeniyetleri ve yaptıklarını en detaylı şekilde aktaran araştırmacılar, düşünürler ve tarihçiler olmasa muhakkak ki söylenen her şey bir eksik kalırdı. İşte Turgut Cansever bir mimar ve düşünce adamı olarak durduğu yerden İslam medeniyeti üzerinden Osmanlı ve İslam mimarisini bize tanıtan mümtaz bir şahsiyettir.
İslamda Şehir ve Mimari tam olarak ; 19.yy dan itibaren batı sömürgeciliği karşısında, diğer medeniyetlere yapıldığı gibi, unutturulmaya ve yozlaştırılmaya çalışılan İslam medeniyeti ve mimarlık mirası üzerine Turgut Cansever’in daha önce yazdığı makale ve raporlarında yer aldığı gerçeklerin tarihe bir not düşülmesidir.
Kitap üç temel bölümden oluşmuştur. İlki ‘İslamda Şehir ve Mimari ‘ genel olarak İslam mimarisinde mimarlık ve çevre, İslam mimarisinin temel meseleleri ve Cansever’inde katıldığı İmam Buhari türbesi restorasyon projesi yarışmasında seçilen proje ve diğer projelerle ilgili eleştirileri içerir.İkinci bölüm ‘Şehirden Konuta ‘ise insan –çevre ilişkisi, şehir –Osmanlı şehri, ev, Türk sanatı gibi bir çok konuyu içermektedir. Son bölüm ‘Mimarlık Mirası ve Koruma ‘ise mimarlık mirasımız ve geleceği, koruma mevzuatı ve etkileri, tarihi çevreyi koruma ve ortak standartları kurma gibi bir çok alt başlık barındırmaktadır.
Kitap bu alt başlıklarda çok önemli eleştiriler içermektedir. Özellikle şu günümüzde moda deyimiyle ‘kentsel dönüşüm‘ furyasının ne kadar bariz hatalar yapılarak sürdürüldüğünü kitaptaki bu alt başlıklardan yaptığımız çıkarımlarla daha iyi anlayabiliriz. Dahasında restore edilmeye çalışılıp ama kendi kimliğinden yoksun bırakılan yapıları görüyoruz.Onun dışında korunmayan mimarlık mirasımızın nasıl harabeye dönüştüğü geçmişe bakılarak daha iyi anlaşılabilir. Bu ve bunun gibi birçok konuda yazar öneriler ve eleştiriler yaparak toplum olarak eksik kaldığımız noktalara da çok iyi temas etmektedir.
Kitap aslında alanında eksik bir konuda yazarın deyimiyle bir ilk adımı atmak ve belli bir idrak oluşturma çabasıdır. Yazarla belki aynı düşünce ve anlayışı paylaşmayabiliriz ama fikir zenginliği, farklı bir bakış açısı edinme, yaşadığımız toplumun kültürel ve mimari mirasının dinamiklerini bilmek açısından okunup değerlendirmesi gereken kıymetli bir eser.Kitabın belli bir üslubu, hitap ettiği topluluk ve taşıdı fikirlerden dolayı günlük roman dilinden ağır ve düşündürtmeye odaklı bir dile sahip olduğunu söyleyebiliriz. Kütüphanenizde bulundurmanız gereken kıymetli bir eser olduğu kanaatindeyim. İyi okumalar.
Harika bir konu olmus 🙂