Patern Yani Örüntü

PATTERN YANİ ÖRÜNTÜ

‘’Gözlerimiz ışıkta biçimleri görmek üzere yapılmıştır.’’
(Le Corbusier ,towards a new Architecture ,1927)

İnsanın var oluşundan itibaren zihin, kendisine verilen bir bilgiyi anlamlı bir şablon içerisine yerleştirmek ve anlamlı bir sonuca ulaşabilmek için çalışmaktadır. Yine aynı şekilde zihin, bir nesneler topluluğuyla karşı karşıya kaldığında, eksik parçalar dahi olsa, en büyük ve en anlamlı nihai parçayı oluşturmak üzere parçaları birleştirmektedir.
Pattern, yani örüntü; özüne bakıldığında, bir düzen ve yineleme içerisindeki iki ya da üç boyutlu nesneler topluluğudur. Aslında her birimizin penceresindeki manzara iyi ya da kötü bir desen, bir örüntü ifade eder. Bunu mimari bir açıya, yani bina bazına indirgersek; pencerelerin sıralanışı dahi bir patterndir diyebiliriz. Bu konuda, çok eski dönemlerden günümüze kadar uzanan birçok örneğe ulaşmamız mümkündür; tarihi yer karoları, duvar çinileri, çeşitli cami ve bina süslemeleri, etnik motifler…

Pattern kavramını sadece mimari bir araç olarak görmek ya da görsel bir tatmin duygusuna aracı kılmak bizi hataya düşürebilir. Aslına bakıldığında o, hayatımızın her alanına dağılmıştır ve yüzyıllardır bizimle iç içe yaşamaktadır. Doğaya dönüp bakarsak; tabiattaki başlıca biçimler, dalgalar, sarmal yapılar (salyangoz böceğinin kabuğu), yuvarlak çıkıntılar (midyenin kabuk oluşumu), örümcek ağlarının işlenişi, buzun yapısını oluşturan kristeller gibi birçok olgu kendi içinde bir örüntüye sahiptir.

Kısacası, yaşadığımız çevrenin, oturduğumuz binanın, bulunduğumuz kentin, her yerin ait olduğu bir desen vardır ve biz de bu desenin bir parçasını oluşturmaktayız, unutmayınız 